29 Mart 2020 Pazar

Hırsa Dair

    Hiçbir şeyin en iyisi olmak zorunda değiliz. "En iyisi" kompleksi, hayatın dokusuna aykırı. Her şeyi başaracağımız, en ufak şeyleri bile rekabete çevirip birinci olacağımız bir şey değil hayat; iyi okullara giden, iyi çevrelerde büyüyen, zenginzadelerin "kazandığı" bir şey değil... Neden biliyor musunuz? Çünkü kazanacak hiçbir şey yok! En çok çalışan, en etkili insanları tanıyan vesaire vesaire avantajları olan insanlar; hayatı kazanmıyor.

    Bir yarışta değiliz. Etrafı yeşille, göğü maviyle bezeli bir ormanda; bazen taş bazen toprak bir patikada yürüyoruz. En hızlı koşan, yalnızca en önce varan oluyor sona... Zamanımızı depar atarak, ciğerlerimizi zorlayarak geçireceğimize manzaranın keyfini çıkarmalıyız. Belki birkaçımız patikanın etrafına bir iki fidan diker veya taşları temizler ayağımıza takılan; şükreder bizden sonra gelenler, daha rahat yürürler. İsteyen de kendince yürür aheste aheste, kimseciklere karışmaz.

    Keyfince yaşamak lazım yani hayatı. Nâzım gibi "ciddiye almalı” hakkını vere vere yaşamalıyız. Sonuçta bizler toprak değil, yıldız tozuyuz. Ve yolun sonuna erdiğimizde, buluşacağız başladığımız yerde...