Acemi parmaklarla söylüyorken piyano
bazen fazla acul
bazen fazla gevşek
Acemi bir çabayla koşuşturuyor ruhum
bazen fazla acı
bazen fazla alçak
Yerli satırlara taş çıkarır şiirim
adam akıllı
olacağı kadar
Yerli yersiz bir hüzün, pek yerli bir kahır
sonu bazen dönüm
sonu bazen kalım
***
Şekspir ve Şürekası
Sizinle başladı hüzün, çaldınız mutluluğumu
Şimdi faiziyle ödeyiniz, aradığım huzurumu.
Şimdi anlat Sylvia, olmayacak öyküler fısılda
Duyduğum yalnızca bir mülevven aksiseda
***
Sizi çok seviyorum
ve çok güveniyorum size
Savaşkan bir Avrupalı gibi
Belki de “şiirler” koymamak lazımdı bu yazının adını. Neyin şiir olup olmadığına dair düşünmüyorum şu sıralar. Zihnimde yalnız mahfi bir arayış, huzur, ve içimdeki şiddetli aşktan mebni bir koşuşturma var.
***
Aklımda ne dava dostlarım, unutmayın
Ne aşk var âşıklarım, utanmayın
Aramayışta gözlerim, gidesi değil bacaklarım
Gayet sakin sözlerim, onlar da yuvarlaktan zaten
Sözlerim okunmak için değil hasılı
Beni huzurumla bırakın
***
Sokak ortasında, bir pazar sabahı
Şiirlerle değil, sazları bırak,
Davullarla ve asya dansları yaparak
Topladılar şehrin alakasını
Bir de bomba üstelik!
Mahz-ı delilik!
Bütün o mülevven tantanadan kalan
Biraz huzursuzluk
Biraz sağır çocuklar
Ve yorgun bir çöpçü oldu
***
Fehm
Kanunlarla memnu dokunmalarım
İki tane falan kuvvetim mümkün
Afaki bir hatla mahdut yakınlığım
Bildiğim gibi değil dünya
Lanet olsun kanunlara
Ve onları anlatanlara
ve onları yazanlara
ve kaleme ve dahi kâğıda
Ve kasem
müsaade buyuranlara
Ay ışığında tanıdım bütün renkleri
Maskelerle tanıdım suretleri
Lanet olsun kanunlara
Bildiğim gibi değil dünya
***
Ah, şu önemli bir şiir bakınız:
Hanımım inanmazsınız ama baktım da ruhuma
5’inci Arondissement’da da seviyorum sizi.
Coşkun fakat olgun bir sevmeyle
Yaslanmışım ağaca
Taşkın fakat heyecanlı bir sevmeyle
Yüzüm Panthéon’a doğru
Nefesli fakat doğal bir sevmeyle
Bütün çocukluğum ve insanlığımla
5’inci Arondissement’da da
Seviyorum sizi
Huzurla!
***
Hitap
Öyle hep vurgun, hep şiddetli bir huzur değil bu ha, şaşırmayın
Güvenin, ölümsüzlüğün sakinliğinin,
Normal olduğunu bilmenin
ve sıradışılığın,
Mükemmelliğin ve sonsuz arayışın;
Kor ve pür bir öpüşmenin huzuru
***
Seine Nehri Üzerinde Köprü Şiiri:
Gözlerimi dikip bakamadığım
Bir yakamoz gibi uzun varlığın
Parmakların kadar uyuşuk dudaklarım
Ver ellerini!
***
Türkçe yazılmıştır:
-Peki niçin tüm bu zahmetin? Neden?
-Çünkü çok güzeldiniz ve güzel kaldınız
Pür ve ihanetsiz bir güzellik.
Saçlarının kınası ve dudağının kıvrımı
Kifayet etmeli bir şiire
Bırakınız zelzeleyi
***
Conclusion
Safi şiir için şiirden gayetle yorulduğum çok açık. Beni toplumcu tavırlara gireceğimi düşünecek kadar az tanıyan zevat için değil bu notlar. İnsan için dahi değil; kendim için, yaşam için yazıyorum - öyle ki sadrımdan sızan bu kesafeti anıştırsın diye “hayat” yerine sonu ‘m’li “yaşam”ı kullanıyorum -
Bu muhteşem hayatı herkese tavsiye ederim. Fakat ihtiyatlı tüketin, çünkü zaman zaman benim bile içimin bayıldığını itiraf etmem lazım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder