6 Şubat 2023 Pazartesi

İlham Notları

Fakat olmazsa… sevecek çok kes, deneyecek çok kez var!

Başarılmamış deneyler var.
Güzel, çok güzel hatıralar var.
Ve her şeyin ötesinde, sonunda
Zaten ölüm var.

Müsaade olursa çok güzel    
çok mutlu şeyler düşüneceğim
fakat bu dursun burada

***

 Bir Yabancılık Empresyonudur

Şu dilinde dert çözemediğim şehrin
Yabancı, olmayacak, garip sokaklarında
-Latinlerin çizdiği yollarda
  Almanların kurduğu trende
—Anadolu ağzıyla duyduğum Türkçe
    Çocuğunuzu ağlatmayın sayın İranlı
    Alman çocukları ağlamazlar—
  Dilini bildiğim hiçbir şehirde bu dikkatle izlemem yolları, durakları-
Hissettiğim huzurun tarifi nedir?
Parmak uçlarımdan sızan el yazımda arayınız mutluluğu


-El yazımda arayınız mutluluğu!- 


Sen görmeden ne kadar gerçek olabilir ki gülüşlerim?


***


    Şömine desenli bir kafe, etrafımda teknik derslerini tartışan üniversiteliler ve pek şirin ahşap bir masaya yüksekçe bir bar taburesiyle yaslanan ben… Dilime takılan şarkının dilini bilmiyorum fakat duyuyorum her heceyi, bağışlayın züppeliğimi. Ah ne aşkla bağırışlar, ne gençlik, ne zavallı çocukluk!.. 
    Hırçın olmayan, yeğni fakat azimli bir kar ve ona ne kadar da muvafık muhabbetim. Müsaade et, güven o muttarit yağışa, güvenle uyu ve yine de şaşır sabah karşılaştığın birikmeye. Şehri aşkımın huzuruyla örteceğim.

    Dikkat dağıtmama müsaade etmeyin, biraz şu sıcaktan bahsedelim: Sarı sıcak lambalarla aydınlanıyor masam, beğendirmenin beğenisiyle alınmış kızıl kazağım, ve oduncu botlarımla ne kadar da özlüyorum şu uyuşturucu soğuğu! Sayın garson, canım garson, cancağızım! Açın şu kapıları da tufanda kristalize kar taneleriyle dudaklarımızı yaralım. Kızılın dokusuyla tadalım beyazın huzurunu. 
    
    Dostlarım, bir gün sizi doğruca sevebileceğim. İşte o gün, iştiyakla bana katılın! Ama o gün henüz yaşanmadı dostlarım, şimdilik beni huzurumda aheste bırakın.


***



Gökçe bir parıltıyla gözlerimi çeldi
Bütün güzelleri hatırlardı dişleri
Dalga dalga geçti yanımdan, boğuldum!
Ürkek bir heykel gibi orda duruldum


***
27 Ocak:
Batı cephesinde yeni bir şey yok
Doğudansa haber alamıyoruz

***
28 Ocak:
Muhteşem bir gün
Bakışlarınızdan anlıyorum han’fendi, nefes yormayın
Sarı kuru birkaç yaprak çiçek
Ve Opera Pasajı
Kuzum nedir bu sendeki yalnızlık?
En şık bulvarlar karanlık ve kabalığa çıkarlar
Öğrenmiş olduk, fakat şimdi
Şimdi unutmak zamanı


Metal yığın, - ince parmaklarla ve şiirli fotoğraflarla - o bile güzel.

***

29 Ocak:
Bir şeyler ben bilmeden önce de güzeldi ve etrafında, sahibinde dahi, çirkinlikler görünüyorsa bu onun suçu mu?


Affet Allah’ım, haddimi aştım
Ama tutamadım kendimi, ben de bi’ kaç parça bi’ şey yarattım
O kadar güzellerdi hele bazısı
-istifadayım işte, hoş gör züppeliğimi ama-
Bazısı vallahi senden sandım.
Buna rağmen çocuksu bir diklikle başımda
Bazen çatık bazen mahzuz kaşlarla
Aldım kırdım onları.
Ve günlerce yas tuttum başında
O muazzez hatırasını yad ederek
Olmuş günleri hikaye
Olmamışları masal ederek
Olanları uzun uzun uzatıp
“Bak ne çok sevenin vardı!” deyü ruhunu şad ederek
Aldım kırdım onları.

Affet Allah’ım, haddimi aşacağım
Ama seninkilerden çok daha makbul yarattıklarım!
Asl-ı hakikatin tumturağı
Tehalüfü, tevafuku; mütezelzil şaşaası
Hiç mi bilmez durdurağı?
Bense basit,
Bense küçük,
Bense sessiz.
Taamuk ettikçe kararmakta gavrım 
Bir âhir-i bi-huzuru yok mudur bu cevrin?
Bense basit,
Bense küçük
Bense sessiz.

Affet Allah’ım, haddimi aştım.

Aldım kırdım onları.


***


Hasiktirin or’dan!
Ne ihtiyacı var güzelin bize?
Ruhtan başkası sevemez,
Ruhtan başkası sevilen olamaz!






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder