7 Şubat 2023 Salı

Kuğu

Hiç mi korkmazsın canımdan tab-meab sevdiceğim
Benden hariç âşıkın kaç tanedir mahbubeciğim
Madem hepsinden füzun ben en seni çok seveceğim
Benden hariç âşıkın kaç tanedir mahbubeciğim

Yokluğum evla mıdır varımda hiç yok mu kârım
Hürremim İstanbul’um sahibkıranım hünkârım
Leşker-i cerrar sarmış ufkumu raşe-darım
Benden hariç âşıkın kaç tanedir mahbubeciğim
 
Örülürken asumanın tayfa tayfa kuş ile
Fark edip Anka’yı şâhâ ihtişamın nuş eyle
Gürbeler hiç denk olur mu bişümar ol muş ile
Benden hariç âşıkın kaç tanedir mahbubeciğim




    Bu şarkıda yazmak istediğim birkaç hayal daha vardı ama elim pek gitmedi nedense. Düşündüğüm sıralar mesail-i şetta ile meşguldüm ve sanırım çok da odaklanamadım. Mezkur hayalleri tastir ile mülhimeyi tavsif ve tesmiye beyninde bir ihtilaf vardı zihnimde ve ikisi birbirine galebe çalamadı belli ki. 
    Temel hayal ilk kıtada sezdirilip ikinci ve üçüncüde vecheyniyle açımlanıyor aslında. Hani ilk kıtada başlayan ve mısra-ı mükerrerle yinelenen retorik soru ikinci kıtada “ne kadar fazlalar, ölümüme sebep olacaklar”, son kıtada ise “eh, kaç tane olurlarsa olsunlar, aynı mıyız yahu” nosyonuyla ele alınıyor.  Neredeyse gurur duyduğumu bir peder-i mağrur edasıyla izhar edeceğim iki mısra ikinci kıtanın ilk ve üçüncü kıtanın son mısralarıdır kesinlikle. Herhangi bir derinliğe sahip olduklarından değil -fakat olmadıkları da mevzubahis edilemez!- ama sadece hoşuma gittiklerinden. 
    Söylemek lazım gelen bir nokta “Hürremim, İstanbul’um” laflarının neredeyse direkt bir iktibas oluşu. Eh nereden olduğunu fehm de kariine kalsın, şair muhteva ender-batnını tümden kayetmesin.
    Failün vezninde olması gereken ama şu hâliyle ancak mef’ulün olarak okunabilecek “nuş eyle” kısmının da bir anadolu ağzıyla tahrifine icbarımdansa utanmıyorum efenim; köpeğim olsun vezin!


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder