6 Ağustos 2024 Salı

Vallahi Yazacağım Bir Lügat!

    Bir bardak daha koyun, sılada böyledir istihsali maslahatımız! Yani ki her dem virddir dilimizde lisanımız. Tamam hayli zamandır yazmıyorum kafiyeli laflar, veya kafiyelerim mevzun tagannilerden ibaret, fakat hâlâ zihnimde, karakterimde, yani ki en général tıynetimde kaviyyen kaindir Türkçem. Öyleyse birkaç not daha düşmeme müsaade ediniz. İhtimal ki bunları cem ve tertip ve tanzim ve tedvin ile bir lügat telif etmek insiyakı bırakmayacak peşimi. O güne kadar bu pejmürde notlarla yetinmek lazım:


    kumpas: bugün İngiliz tesiriyle "kompas" diye telaffuz ettiğimiz "pusula" anlamına gelen kelimeden türemiş bugünkü günde "hain kumpas" veya "ergenekon kumpası" falan laflarında müstamel bu kelimeciğimiz. Pusula kelimesinin ise "oy pusulası" tabirindeki "küçük kâğıt" anlamının orijini meçhul.

    rakkas: Belki de benim cehaletimdir bunu bilmemek fakat Türkçesini sorsanız öyle yekten söyleyemeyeceğim "pendulum" kelimesinin mükemmel karşılığıymış. Zaten Frenkçeden "pandül (pendule)" kelimesini almışmışız ama olsun, kadim müreccah! Bunu "erkek rakkas" olarak düşünen benim eril zihnimi de kın kın kınıyoruz bu arada.

    çapmak: Türkçenin daha az işlenmiş olduğu devirlerden kalmış, bugünkü günde çok da müstamel olmayan bu kabilden kelimeler (hele fiiller) bazen çok ilginç yapılara sahip olabiliyor. Farklı farklı anlamları karşılayan şemsiye ifadeler gibiler bazıları. Bu örnek de "süratle gitmek, koşmak", "saldırmak, yağma etmek" ve "at koşturmak" anlamlarına geliyormuş. Yani bir hızlı devinim anlamı var ve buna yaklaşan her türlü eylem için kullanılabiliyor. Hoş. "Çapul" falan gibi kelimeler de bu fiilden geliyor bu arada.

    burağan: Kar ve yağmurla döne döne esen şiddetli rüzgar, boran, demekmiş. Türkçede bu kadar fazla rüzgar ve yağmur falan adının olması çok hoşuma gidiyor: Sağanak, çisenti, serpinti, reşaş (biraz da arapça hehe), boğanak; lodos, poyraz, boran... Bunları toplayıp anlam ayrımlarını tespit etmek ve bir Thesaurus tertip etmek lazım işte...

    reşaşe: Basitçe "çisenti, serpinti" demek. Alamancası "niseln" imiş, öğrenmem gereğinden fazla uzun sürdüğü için buraya da yazmak istedim. Bu kelimenin muhteşem bir kullanımı şu mısraı bercestede Cenap Şahabettin tarafından sunulmuş: "Ona reşaşe-i rüya dökerdi yeldalar"!

    tarf: Bu kelimeden evvelen bahsetmiştik sanki ama tekrarın zararı yok sanıyorum, zira bu maddeyi gayet ilginç buluyorum. "bakış, nazar" demek; "taraf" kelimesinin muhaffefi olarak şiirde kullanıldığı geçiyor, ve "kenar, uç" anlamı var ki "tarfe" kelimesiyle ilişkisini merak ediyorum (hatırlayalım ki tarfe göz kırpışı anlamına gelip "tarfet'ül ayn" bir göz kırpması süresini ifade ediyor).

    heyula: Grekçe, frenklerin transkripsiyonuyla, "hylé" kelimesinden geliyor ki, yine frenkler tarafından, "La matière première en tant que principe opposé, complémentaire ou exclusif de la forme ou de l'essance" diye tanımlanmış. Bir ara Bardakçı'nın anlattığı fıkrada öğrenmiştim bu kelimeyi: Şakirt rahleye oturmuş, hoca uzun uzun anlatmış heyulanın detaylarını, ötesini berisini. En son durup çocuğa "Var mı bir sorun?" dediğinde velet dönüp "Her şeyi anladım hoca efendi de bu heyula nedir?" diye sorunca hoca derin bir nefes alıp "Rahlenin altına bak göstereceğim ben sana heyulanın ne olduğunu!" demiş... Beğenenine komik, beğenmeyenine lazım olduğunda estağfurullah çeker gibi "Heyula!" dedirtecek bir anektod :P

    nevamis: Normalde cemleri böyle listelere almayı sevmem, bilmeyenine sanki topluluk ismiymiş gibi görünüp ilginç gelen ama aşinasına bir yenilik sunmayan nesneler bunlar. Fakat bu örnekte müfred, aslında gayri arabi bir kökeni olan, "namus" kelimesi. Bu kelimenin asıl anlamının "kanun" olduğunu ve bunu da gayet genel bir anlamla karşıladığını hatırlamak için "nevamisi ilahiye" ve "nevamisi tabiat" terkiplerine bakmak lazım ki sırasıyla "ilahi kanunlar" ve "doğa kanunları" anlamına geliyor. Yani attığımız elma, yere düşmezse çok namussuz bir iş yapmış olur!

    müsteda: İstida kelimesi dua'dan gelip "yalvararak istemek" gibi bir anlamı haiz. Onun mefulü olan müsteda da "istenilen şey" ve özellikle de "bir dilekçe ile istenen şey" demek. Çoğulu olan müstedayat da doğrudan o dilekçelerin adıymış. 

    mahzar: Huzur ve hazır kelimeleriyle kökendeş olup "Yüksek makamda olan birinin önü, huzuru, pişgah" demekmiş. Bu ilk anlam gayet sıkıcı, zira zaten "huzur" lafını bu manaya kullanıyoruz. Fakat ikinci anlamını Lügat "Görünme, görünüş, hazır olma" olarak vermiş ki "nik-mahzar" terkibi "iyi görünen, gösterişli" demekmiş. Bir de biraz anlam kaymasıyla "Yüce bir makama sunulan dilekçe" anlamı var ki ne de güzel bir kayma olmuş o öyle!

    çakar: Doğrudan Lügat'i istinsah eder gibi olacağım fakat verilen üç madde de çok ilginç diye düşünüyorum: 1) Aralıklarla yanıp sönerek deniz taşıtlarına yol gösteren ufak fener, 2) Bir çeşit balık ağı, ve "Çakar almaz" terkibinde 3) Çalışmayan, bozuk. Denizcilik terimlerinin bu kadar çeşitli olması çok ilginç bir mesele. 

    havsala: "Anlamıyor, anlamıyor; havsalası almıyor!" lafından tanıdığımız bir kelime fakat benim sandığım üzere "anlamak, idrak etmek" anlamında bir kökten değil "hasala" yani bayağı bayağı "elde etmek" kökünden geliyormuş. Onun da ikinci anlamından "taş, toprak yutmak" anlamından türemişmiş ki o yüzden birinci anlamı "kuş kursağı, taşlık" imiş! Sami'nin "Kabiliyeti zihniye" olarak verdiği bugün cari olan anlamı feri ve mecazi bir anlammış...

    mefaze: Gavurca "contronym" veya "Janus Word" denen kabilden kendi kendisiyle zıt anlamlı kelimelerden biri bu ki lisanı aliyi Türkimizde hayli nadirler. Birinci anlamı "Sığınılacak yer, melce" iken ikinci anlamı (herhalde ilk anlamı verenden farklı bir isim kökünden) "Mehleke, helak olunacak yer" imiş! Bir de bu ikinci anlamı takviye eden üçüncü anlamı var namussuzun ki "Susuz çöl, beyabana denir"! 


    Şimdilik yetsin bu kadarı. Daha sonra yine toplarım belki bu ve buna benzer bazı lafları. Hayatımı bir tertip ve tanzime sokmak işi uğraştığım diğer her şeyden daha çetrefilli ve becermesi zor bir mesele çıktığı için bu yazdıklarım da pek bir sistem arz eder halde değiller. İnşallah halledeceğim hepsini efendim, inşallah.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder