26 Mayıs 2023 Cuma

Derinlerden Yakardım

     Gözlerimi yeniden açtığımda kendimi Kadıköy'ün o kalabalık ama kimsenin ismini bilmediği sokaklarından birinde buldum. Aşina bir kitapçıya atıldım hemen. Selam, selam; müdavemetten kaynaklanan ahbaplığın anonim samimiyetiyle karşılandım. Nezaket iltifatları dindirmiyor dilimdeki kekre tadı: İhtilal günlerinde kan tükürmüşlerinkine benzer bir iz var dudaklarımda, konuştuklarımda değil sustuklarımda belli oluyor. Konuştum ben de; içeri dalan bıçkın bir veletten bahsettim lalettayin bir kadına. Suskun bir dans ama öncesinde; önce şiir edebiyat, sonra da felsefe seksiyonu -yani ki birbirimizin etrafında sıçrak birkaç adım. Sonra ne fark eder nelerden bahsettiğim? Baksanıza, konuşuyorum sonuçta! Utancından son hızda ve noktalı virgüllerle konuşan bir kekeme selasetiyle... 

    "Kahveniz hazır beyefendi."

    "Aşağıdaki yeşil ceketli masa lütfen." Nezaketim garson hanımın saçına yaptığım iltifatla tükendi sanırım. Dans devam etmeli!.. fakat çok geliyor yalanlarım.

    "Çok geliyor yalanlarım." İşte buna benzer bir cümle ile durduruldum yerimde. Yanımdan geçen üniversiteli ergenlerden biri mi mırıldanmıştı o ithal dilleri ve dertleriyle yoksa kendim mi uydurmuştum bu lafı bilmiyorum. Her koşulda yazmak zorunda bırakıldım. Yanlış klavyelerle ve üstüne mırıldanmadan bile, yazmak zorunda bırakıldım, çünkü bundan daha iyi bir dağıtıcı bilmiyorum. 


    ***


    "Bakınız işte ben de ihtilal günlerinde bütün ciğerlerimle bağırırdım!" ikna olmuyorlardı laflarıma entelijansiya. Tüm açık yürekliliğimle anlatmaya uğraştım onlara nasıl da aynı onlar gibi aynı davaya hizmet ettiğimi, asla isimlerini söylemediğimi, gecelerce çalıştığımı fakat hayır, bu yetmezdi onlara! Onlarla aynı kişilere sövmemiş, onlardan kaçmamıştım. Kimseye taş atmamış, maske takmamıştım. Onlarla aynı hayali dahi kurmamıştım. 

    İşte bu son noktada bıraktım konuşmayı. Hayallerim hepsinden yüksekti çünkü onların. Yıllarca onlardan öğrenmiştim istikameti fakat nereye varmak istediğim, orada ne yapacağım tamamen beni ilgilendirdi, hatta bu bile yalandır! Benden öğrenmeliydi hepsi neler yapılacağını! En güzel kahvelerimden demledim onlara ve evde olduğunuzu şiddetle hissettiren sandviçler hazırladım. Kimsenin hâli yoktu kavga şarkıları söylemeye döktüğüm çorbaları içerken ve işte tam da buydu hayalim ve işte tam da burdu sebeb-i reddim. 


***


    Çıktığımda kendimi Karaköy'de ismini bilmediğim bir sokakta buldum. Denizin ne yönde olduğunu bilmiyordum, yoktu yani kaçış yolum. Gerçi gerek de kalmamıştı artık kaçmaya. "Derinlerden Yakardım" ve kimse duymadı, ben de ikna oldum kendimce duyacak kimsenin olmadığına. Kimsenin duymayacağı bir seste mırıldanmaya başladım son kuru yapraklar arasında. Yaz geliyor, yeniden yeşerecek ağaçlar. Öyleyse tadını çıkarmak lazım son kuru yaprakların, şehrin sarısının. Ve kimsenin görmeyeceği anlarda dans ettim mırıltıma. Kimseciklerin bakmayacağı saniyeler buldum kuşları izlemek için. 

    "Derinlerden Yakardım" ve kimse duymadı. İşte hücresinden kerhen çıkmış biri ancak bu şekilde özgürleştirilebilirdi. 







9 Mayıs 2023 Salı

Cehil Tiradı

    Hayatta en kırıldığım anlardan biri oldu bu sanıyorum: Yıllardır ne yapmaya çalıştığımı bitmez bir sabır ve, naçizane fikrimdir, takdir edilesi bir gayretle anlatmıştım ona. O gün tümüyle kani oldum anlaşmanın imkansızlığına. Hiçbir dediğimi dinlememişti o güne kadar. İnsanın bilmesi başka görmesi başka oluyor. Dinlememiş değil tabii ki, samimiyetini sorgulayacak kadar uzamadı boyum, fakat inanmamıştı ya da güvenmemişti, artık bilmiyorum. Gördüğünde artık anlar sanıyor insan fakat öyle olmadı, hâlâ bir fikrim yok suçun nerede olduğuna dair. Belki de inanmayla, güvenmeyle falan ilgili suçlar mevcut değildi; her ölüm cinayet değildir sonuçta. Taammüt yok, kazara; yani kader dolayısıyla -ve mecburen- anlayamaz insanlar birbirlerini.

    Fazla şey bekliyoruz daha iyi avlanmak ve sürü kurmak için geliştirdiğimiz bir organdan.