27 Ekim 2024 Pazar

Teos Teotokos

Bilmiyordum şiir yazdığını
Artık satır atlamalarım laf kuruluğundan
Üretken metinler
Kutsal Meryem,
Bilmiyordum senin de hadis söylediğini
Kaybettim
B planı bir yaşam
Ne mevzun ne mukaffa
Arı dahi değil, avam bir Türkçe
Yapma bir Frenkçe
Arayışta Almanlar
Yere batsın Enverland
Uyumadım bu gece
Gözlerimin altı kara
Ölecektim aslında bu sabah
Müsait değildi ama hava
Haber etmiştim dostlarıma
Alışkınlar hilafıma
Şair sözü elbette yalandır
Kayboldum Tarabya'da
Sanırım bu sahildeydi birinize intihardan bahsettiğim
Ya da şu kaldırım taşı yarmıştı şakaklarımı
Yeniden başlasam, bir daha denesem
Han'fendi siz pek dinlememişsiniz beni
Yok, başkaydı kızdığım şey
Bilmiyordum şiir yazdığını
Söylemiştim ama, hayaldendi kaşları
Bu düğündeki matemim şiirin ta kendisidir
Mırıltı halinde, sessiz bir şiir
Ne bir ihtilal melodisi ne bununla çocuklar yetişir
Ey onbeşli onbeşli
Göğsümde ateşler yatışır
Kaybettim
Deri altında suçlarım
Dilime sinmiş günahım
Kekeme bir şair

delirdi kadir

Sonbahar yaklaşıyor eski köye
Eski köyün sokakları tanınmaz halde
Delirdi Kasım'ın biraderi Kadir
Çığlıkları yankılanıyor mahallede

Kadir yavuz delikanlıydı, bıçkın
Aklında Sıla, cüzdanında fotoğrafı, narin
Sıla bıraktı Kadir'i, çocuk bozmadı façasını
Cüzdanından o fotoğrafı hiç çıkarmadı

Kasım'a tak etti, geldiler
Sonbahar yaklaşıyor eski köye
Sararır yapraklar sonra yeşile döner
Fakat artık Kadir izlemeyecek penceresinde

...

6 Ekim 2024 Pazar

    Bir cümle kadar bir yer hak eden bir insanlık kırıntısı... Her insan affı hak etmez mi? Bazen efendisine ihvanı için yalvaran bir memluk gibi neredeyse dizlerim üstünde, bazen de çocuğunu eğiten bir anne sabrıyla bunu savunmadım mı farklı mahfillerde? Evet, tehlikeli olmayan her insanın affını savundum, savunuyorum. Fakat iddiamdaki nüansa nazik bir celb-i dikkat!

    Eskiden kuramadığım hayallerin ensemdeki soluğuyla daralacak oluyor sadrım. Fakat artık çözüldü dilim, diğer mahalledeki çocukların topuna da değdi ayağım, bayram sabahlarında simit aldığım fırın bile tanıyor adımı! Muhayyilem hayli genişledi anlayacağınız. Artık fikri çok daha zemberek, gölgesi çok daha uzun ahbaplarla deve güreşindeyim. Burunları doğrudan göğe doğru çoğunun -hani benim tek kaşım ve çenem gibi- o yüzden düştüğüm derkenarlara vermiyorlar cevap. Fakat anlayacağınız daha ikinci paragrafımda unutuyorum eskiden defterlere sığmayan masalları. Anlatacak bir sözümüz vardı; söyledik, tamamlandı. 

    Dorman şairliğimi bağışlayın ama hiçbirinizle döğüşemem. İstiyorsanız kendi kendinize af virdleri sayın, kalkın sükutumu ikrar sanın. İnsanların birbiri hakkında hiç düşünmediği bir kayıtsızlık hayaliyle. İyi geceler hepinize.