6 Ekim 2024 Pazar

    Bir cümle kadar bir yer hak eden bir insanlık kırıntısı... Her insan affı hak etmez mi? Bazen efendisine ihvanı için yalvaran bir memluk gibi neredeyse dizlerim üstünde, bazen de çocuğunu eğiten bir anne sabrıyla bunu savunmadım mı farklı mahfillerde? Evet, tehlikeli olmayan her insanın affını savundum, savunuyorum. Fakat iddiamdaki nüansa nazik bir celb-i dikkat!

    Eskiden kuramadığım hayallerin ensemdeki soluğuyla daralacak oluyor sadrım. Fakat artık çözüldü dilim, diğer mahalledeki çocukların topuna da değdi ayağım, bayram sabahlarında simit aldığım fırın bile tanıyor adımı! Muhayyilem hayli genişledi anlayacağınız. Artık fikri çok daha zemberek, gölgesi çok daha uzun ahbaplarla deve güreşindeyim. Burunları doğrudan göğe doğru çoğunun -hani benim tek kaşım ve çenem gibi- o yüzden düştüğüm derkenarlara vermiyorlar cevap. Fakat anlayacağınız daha ikinci paragrafımda unutuyorum eskiden defterlere sığmayan masalları. Anlatacak bir sözümüz vardı; söyledik, tamamlandı. 

    Dorman şairliğimi bağışlayın ama hiçbirinizle döğüşemem. İstiyorsanız kendi kendinize af virdleri sayın, kalkın sükutumu ikrar sanın. İnsanların birbiri hakkında hiç düşünmediği bir kayıtsızlık hayaliyle. İyi geceler hepinize.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder