19 Ocak 2018 Cuma

Alegorik Bir Öykü Denemesi

Bilge'nin Tegayyürü
    Bilge, bir çocuktu insan olmayanların dünyasında on beş yani insanın insan olduğu yaşta. Yüzünü yıkadıktan sonra aynadaki yansımasını gördü. Kulaklarına baktı. Upuzun içi pembe dışı gri rengiyle eşek gibi kulakları vardı. Hatta gibisi fazla bildiğin eşek kulaklarıydı onlar! Sınavlardan kötü not alınca hep böyle olurdu. Okuldaki o baykuş onlara hep bağırırdı.

    Sokağa çıktı. Okul yolunu tuttu yine ve yolun karşısındaki inşaatta çalışan eşekleri gördü göz ucuyla. Hemen kafasındaki eşek kulaklarını gizledi utançla. Onu gören yaşlı bir pars yanından geçerken "Merak etme yavrum eğer sen okur çalışırsan başımızdaki tazı sayesinde şu eşeklerin haline düşmezsin." dedi ve bir cevap beklemeden gitti. "Ne tazısı be!" diye düşündü Bilge. O adam kesinlikle bir domuzdu. Aklına okulda arkadaşlarıyla siyaset konuşurken teninin pembeleşmesi ve kuyruğunun çıktığını hissetmesi geldi. O an konuşmayı kesmişti dönüştüğü şeyden korktuğu için.

    "Haberleri izledin mi? Şu üniversitede yine kavga çıkmış. Bozkurtlarla develer birbirine girmiş." dedi Bilge'nin arkadaşı Mehmed. O bir sivrisinekti ve sağda solda ne işitmişse anlatırdı arkadaşlarına. "Rektör ne demiş bu konuda? Gerçi o karga yalnız parasına bakar. Umursamamıştır bile yaralanan öğrencileri." dedi Bilge. Mehmed başıyla onaylamakla yetindi.

    Bu bozkurtları da yalnız kendileri sever. Alem düşman olmuştur onlara ve bundandır özellikle ,garip bir aksanla konuşan, tilkilerin onları besleyip durması. Tilkiler artık acuna hükmediyorlar. Kral aslan yaşlandı ve öldü. Onun koruyuculuk yaptığı bozkurtlar da tilkilerin nazarında aynı akıbete layık. 

    Bilge eve dönerken yolda iki tane sırtlan gördü. Yüzlerindeki rahatsız edici gülümsemeyle yolun karşısında yürüyen bir atı izliyorlardı. Bir anda atıldılar o yöne doğru sırf kımız almak için. Bu keşlerin hayattaki tek şeyi içtikleri alkoldür. İçkiye paraları kalmadığı vakit sarhoş eden diğer maddelere sarılırlar. Tehlikeyi fark eden dişi at kurtulmak için koşmaya başladı ama sırtlanlar önce başlamıştı koşmaya ve zavallının iki yanını sararak ona kaçış şansı bırakmadılar. Bilge durumun ciddiyetini anlar anlamaz atın yardımına koştu ve tam o sırtlanlarla boğuşurken ara sokaklardan birinden iki bozkurt çıkageldi. Bozkurtların gölgesinden bile dehşete düşen sırtlanlar korku içinde kaçıştılar.

    "Sen kimsin çocuk? Dost musun düşman mı?" diye sordu bozkurtların daha iri olanı. Bilgenin daha sonra öğreneceği üzere adı Fırat'tı. Bilge olayı anlatmak için ağzını açmıştı ki dişi at "Ah çok sağol küçüğüm. Belki sen zaman kazandırmasaydın bu yiğitler gelip beni kurtaramayacaktı." diye teşekkür etti. Bunu duyan Fırat, Bilge'yi kendi örgütlerine almak istediğini söyledi. Öteden beri bozkurtlara büyük saygı ve ilgi duyan Bilge bu teklifi reddetmedi ve takip eden 2 ay onlarla yürüyüşlere gitti, sohbetler etti ve daha niceleri. Fakat her geçen gün onlara benzediğini fark etmiyordu.


    Bilge uyandı. Yüzünü yıkamak için yataktan çıktı ama direkt yere yapıştı. Ne olduğuna bakmak için yere baktığında dört ayak üstünde olduğunu gördü. Hemen boy aynasına döndü ve koyu gri kıllarıyla, üstünde durduğu dört ayağıyla, uzun dişleriyle tam bir bozkurta dönüşmüş olduğunu gördü. Dünyası yıkldı bir an. Koşarak Fırat'ın yanına gitti. Fırat onu görür görmez "Vay kardeşim sen de artık bizden birisin!" diye selamladı onu. Bilge "Hayır!" diye bağırdı. "Hayır ben sizden falan olmak istemiyorum. Ne bozkurt ne eşek ne domuz ne de başka bir şey. Ben sadece insan olmak istiyorum. Sadece insan…" 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder