31 Ekim 2022 Pazartesi

Utanmadan

 "Hâlâ utanmadan alıyorum şu kalemi elime, zihnimde isminle. Bu ne pervasızlık! Âmâlar resim çizmemeli, hâlâlar böylesi birikmemeli, sağırlar şarkı söylememeli, yağırlar böylesi derinleşmemeli ve artık ağırlar dinmeli ve artık âşıklar konuşmalı!

"Utançla haykırıyorum, kömür yüklü sesimle, utanmayanlara: Dinleyin Rabb'inizi ve döndürülün kendisinden yaratıldığınıza!.. Titreyin şirke karışmanın dehşetiyle ve, öyleyse, gömün kalemlerinizi; döndürülün kendisininden yaratıldığınıza, döndürülün aşka!

"Anlayın, görün artık şu rengarenk dünyayı yeni baştan yaratıp bir de bu münafıklığı tebliğ eden utanmazlar - ki pek dilârâdır o muhtelif elsinaya ait neşideleri- ki hepinizin kömür karası ya günah siyahıdır mürekkepleri - gayrısını gafiller arar-, öyleyse tekmil şiirinizin monokromdur neticeleri. Yazmayın, yazmayın, konuşun Allah'ın cezaları..."


Gövdemin kızılıyla bir hazan yaprağı gibi süzülsem
Belki böylesi korkmazdım yüksekten
Sararış ve çıtırtılarım öylesi süslü olsaydı
Belki böylesi korkmazdım ölümden


    Parce que le processus de romantiser est complet: Je t'aime de tout mon coeur, de la flamme éternelle de mon coeur. C'est immuable.

    Kalbimdeki çatlaklara müstehzi tebessümün için hepsi. Aslında derhal kırmalıyım direksiyonu; yokuş aşağı yuvarlanmalıyım kûyuna. Yara bere içinde, kırık bir sırıtmayla masana oturup selamlamalıyım insanlarını. Tüm korkumla itirafkâr olmalıyım saçlarının tuzlu kokusuna olan özlemimi. Korkarım ki korkacaksın: korkarım ki bir şair, en kekeme mısralarını kuracak huzurunda. Ve ölürüm ki sen daha fasih birini okumaya mübaşeret edeceksin ezberden. Evet, en büyük korkum budur: Yaşayan bir şairin sözlerini ezberlemen.

    Tütün senden önemli değil. İngilizce'yi istediğin aksanla konuş. Hicabını tümden sen bilirsin. Söylediğim her şeye karşı çık; beğenme yemekleri. Garsonlara tebessüm edip hizmetlerinden yakın patronlarına söverken. Utan Tanrından. Korkma Tanrımdan. Fakat sakın alay etme: Biz şakalara gülmeyiz! Çat kaşlarını, sinirlen diye söyledim. Bacakların senin olsun, ayakların benim. Yine kaşlarından bahsedelim: Hangisi ilkin yükselir? Eşler arasında birinci bir kardeş gibi... Ablandan bahset bana. Yalan söyle. Önce söyle, sonra durma; insan konuşurken durur mu? Duraklama, kalbimden endişeliyim. Susma ***, çok endişeliyim... Endişelerimi anlat, yanılmana imkan yok

    Beni deli zannedeceksin. Ben, Tanrımın lütfuyladır ki, beriyim cinlenmekten. Perilerden şakasına söz açtım. Gül, ***, gül...



--İyice günlük muamelesi yapmaya başladım Blog'a. Gerçi neydi ki daha önce de?

14 Ekim 2022 Cuma

Hisarüstü Manevraları

 Basitçe, bir güne sığmış bir iki sayfadan ibaret şuride birkaç neşide:


    "Yaşlanmamış, içindeki sonsuz ateşin yıllar boyu tesiriyle pişmiş ve yalnız vücudu rijitleşmiş bir adamdı." Peki benim çağlayanlarım münasip akaklar bulamadıkça akacakları da bitecek mi? Yıllandıkça köhneyip bitecek mi ateşimin yanacakları?.. "İhtimaldir padişahım, belki derya tutuşa!"


    Gayetle korkuyorum, Lemi, metrobüste Boğaz'ı seyretmeyecek kadar alışmaktan. Çatık kaşlara, umursamaz bakışlara olgun bir tebessümle yaklaşacak kadar alışmaktan... 
İnsan kırıldıkça insan,
Yoksa safi beton.


Ben tütünümü yoksunlukla değil, iştiyakla yakarım
Kahvemin her yudumunda ayrı bir zevk ararım
Şaklabanlık mı şairlik mi ne lazımsa yapıp
Her tebessümüne ben ayrı bir hayran bakarım 



Bugün aklımdan intihar geçti
Bila tereddüt, sağlam adımlarla, bir lahza tevakkufla
Bugün aklımdan intihar geçti
Bütün istihzasıyla tekmil aczime uzun uzun bakıp
Bugün aklımdan
                               intihar
                                            geçti.