29 Nisan 2023 Cumartesi

Çarpıntı Çeşitlemelerinden

    İsimlere yeminlerle, ve hiç sakınmadan. Bütün gerçekliğiyle / sadakatiyle hayatın

    Sadakat --> Dünyevi ve maddi ve hakiki tarifleri geçiniz. Kontrollü bir merakla ilgili belki de... Belki de merakın -yani ki tecrübenin- kontrollü, bilinçli bir yöntem bulunarak realize edilmesiyle ilgilidir mutluluk.

    Buna inanıyorum şu günlerde. Hele insanlar konusunda, fakat bundan ibaret olmadan, meraklı ancak muhafazakar olmak gerek. Değerini azaltmaya ihtimal vermemeli değerli hiçbir şeyin.

#Ah tanrım, şu günah etmediklerinde                                                                 Çünkü bilirsin, dijital ve
ne günahlar/küfürler/(hayalimi mazur gör)şirkler saklıdır!                                 ikildir değer.

    Sevdiklerimin sevdiklerinin aşkıyla. Hiç çekinmeden

    Yalancı ve amaçsız bir amerikalı gibi mağrur her adımından.

    Postalından ülkü akan bir ihtilal askerinin marşı gibi

    Muhteşem, aziz, muazzam, mahzuz bir sevme.                            -->       İşte bir kavga nidasına öykünür
                                                                                                                       sevgi sözleri. Yani bir
                                                                                                                       ihtilal melodisi.        



    Kimseye gösterilmeyecek güzellikler var. Öyle ki başka bir bene dahi faş edemem onları. Narin bir kar tanesi yani onlar. İşte aynı bunun gibi ölüm arzusundalar; aynı benim ve hepimizin gibi.

    Kahvesine sarılan bir adamın kalbinden mısralar talep etmesi kabilinden bir ölüm istenciyle malul ve ünikler işte bu güzeller. Öyle korumak lazım ki onları... Kimilerini bin yıllık kültürleriyle cücelerin dünyasına devler musallat ettiler. Cüceler kat'a göremediler onları şaşaasından ve işte o zavallı ömürlerinin hesabıyla nesiller boyu kavien durdu kondukları yerde o güzeller. Beşinci galaktik yaşındaki bir güneşin bir bayram sabahı gibi yani -Ah, yeni adam yerine konan, ölümsüz bir güneşin ilk bayram namazı!-. Kimileriyse küçük yürekliler tarafından keşfedildi -şşt, şimdi sırası değil bu hazinelerin asıl sahibinin!-. İşte o küçük yürekler, öyle halecana geldiler ki bu buluşla, bitecek sandılar yedi göklerin tüm dertleri tek bir nefesleriyle. Onlar eksik adım, apul apul öyle haykıracaklardı ki bu keşiflerini... Bu yüreklere sığmayan güzellikler muhafaza edilmeli işte!

-Yüreklere sığmayan bu güzellikler, muhafaza edilmeli!


#O nadir ve narin güzelliklerin nasıl da tümüne layık ve nasıl da bazısını halık olduğunu anlatacaktım ki, mülhimem,
işte sığmadı yine hayalin, haylime
işte sığmadı yine güzelliğin, yüreğime


Antalya'dan umutlara uçmak üzere, gecikmeler arasında.



24 Nisan 2023 Pazartesi

Narasyonlar ve Çocuksuluğa Dair Musahabe

    Gayet sıklıkla öyle anlatılar benimsiyorum ki eski bir hâlime dinletecek olsam, mesela birkaç sene öncesine, tümüyle reddederdi varsayımlarımı hatta sayılı birkaç örnekte akıl yürütmelerimi bile garipser, yadsırdı. İşte birkaç gündür uydurmakta olduğum bir anlatı:


Hürriyet Özlemi olarak Güç İstenci

    Meşhur-u cihan bir anlatı vardır ki şu alıntıda tayyiben mücessemdir: "Hayatta her şey seks içindir. Seks hariç; o, güç istenci içindir." Pek hoş, insan psikolojisini izaha layıkıyla namzet bir ifade. Bu güç istencinin kaynağını ise müsaadenizle hürriyet özlemiyle açıklayalım: Gayri muayyen bir noktasında hayatının, insan, hür olmadığının farkına varır. Hem de bu hür olmayış, öylesi katmerlidir ki... En zahir düzlemde kendisine söz geçiren ve kendilerine söz geçiremediği diğer insalar olduğunu ve sosyetenin doğası gereği bunun katiyen değişmeyeceğini fark eder. Eğer toplumsal hiyerarşinin tepesine tırmanarak bu zapturapttan halas bulmayı umarsa da hızla fark eder ki yönetenler, yani ki yükseklerde oturanlar her zaman en sert düşüşlerin tehdidi altındadır. Hiçbiri göründüğü kadar beri değillerdir kendi koyduğu kuralların benzerlerinden. Sosyetenin her kademesinde aynı kaderi müşahede ettiğinde tek şansının toplumu reddedip uzlete çekilmek olduğunu görür fakat bu  radikallikten de onu alıkoyan basitçe insan olma zorunluluğu, tıynetidir. Şu hâlde, henüz fiziki sınırları dahi incelemeden varlığına, doğasına mündemiç kanunlarla merbut olduğunu fark eder insan. Hürriyet, hoş bir hayalden ibarettir.

-Şu noktada özgür iradenin imkanı sorunundan bahis dahi etmediğimizin altını çizmek yararlı olabilir.-

    Fakat içten çelişkili doğası rahat vermez insana. Hürriyetin imkansızlığının tüm bedahetine rağmen imkansız bir iştiyakla arar onu. İşte bundandır ki hürriyete her küçük yaklaşmasında mahzuz olur. Hürriyetin entegral bir parçası olan kontrol hissini her tattığında daha da zevk alır bu duygudan ve şiddetle büyür iptilası. Ve işte, kontrolün sırrını güçte bulması çok sürmeyecektir! Belki en süflisinden bir levent olup pazularında yaratır bu güç istencinin tezahürünü ve maddeten tahvile çalışır dünyayı veya zürefanın yalanlarına özenir ve sözleriyle tümden tağyir edebileceğini sanır kainatı. Fakat hepsi beyhudedir. İnsanın her çabasınan bihaberdir ilgisiz evren ve dönüşlerinde insanı sürüklemeye devam eder yerler gökler.

    Bu noktada, insanların bazısı değiştirdiklerinin değiştiği iddialarında musır kalıp bir hayal perdesini seyre koyulurlar. Bazılarıysa yaşayamaz yalanlarla!


kendi kendime sadece bir yere kadar umursayabiliyorum laflarımı. içimden gelirse yazının devamını da ekleyip konuyu çocuksuluğa getiririm bi' ara.

14 Nisan 2023 Cuma

Utandığım Lafların Toplamı

Şiir aramayın sözlerimde, o yolu aramıyorum artık. Çocuksu bir insanlık arayınız bende!
Çocuksu bir insanlık arayınız hâlimde
Merakımda
İstiğrabımda, istintakımda
ve tebessümümde, yani ki cehaletimde
Karakterlerimdeki tutmazlıkları hoş görünüz, benliğime veriniz
Verip veriştiriniz.
Azılı bir kapitalist gibi
veya toz pembe bir sosyalist öğrenci
Verip veriştiriniz
Sevgiyi

İsmini bilmediği azınlıklar için kan dökmeye hazır bir beyazın kararlılığıyla
Karanlıklardan ışığı işaret eden bir ateistin dinmez imanıyla
Evladını kurtarmaya çalışan canhıraş bir dindarın hışmıyla
Kör bir yazarın fesahati ve
Sağır bir bestecinin haşmetli selasetiyle
Umarsız bir âşıkın umursamazlığıyla
Eli tetikte bir oğlanın titrek huzuru veya
Torununu son kez öpen bir hastanın inkarcı umuduyla
Ağlayarak ayrılan âşıkların yalanlarıyla ve
Yalanlarla yaşayanların burukluğuyla
Verin veriştirin sevgiyi

Babasına erik arayan bir çocuk gibi veya
Ek mesaisini kızının ameliyatına sarfeden bir baba
Kardeşlerinin dilinin ucundaki isimlerini ısıran bir mahpus gibi ya da 
Bir yardım köpeğinin kulaklarını izleyen depremzede
Elleri mürekkep lekesi kaplı olanlardan yırtık bileklilere
Sözü kanun olanlardan hükümdar dilli maşuklara
Yalancı peygamberlerle imamlar el ele 
Profesörler minarelerden bağırarak ve
Dualar edilirken kampüslerde
Hepiniz tek ve her seferde
Verip veriştirin sevgiyi!


Bunu anlıyorum 
hayattan ve devam edeceğim
anlamaya

Yine Seçki

Çok zorlanıyorum yaşamakta. Öyle ki yazmak ve hatta çizmek dahi daha kolay bundan. 


İntibah
Sığmıyor hayalin hayalime

Ah gözlerin kapalı gözlerime bak
Ne güzel yanında uyanmak

Şairlikten bile çekmedim şu yaşama illetinden çektiğimi. Ne konuşanları anlıyorum ne de yazmayanları. Birkaç mısra tükürecek kadar dahi insan olmayı denemiyor sanki kimse. Anlamıyorum ve yalnızca bir köşede lanet okuyorum sahip olmam gerekenlere. 


***


Belki bugün körlüğümün ilk dünüdür-
Gökte kızıl, yerde yeşil, mai deniz-
Vallahi dünya daha iyi az görünür!

Bu mısraların kendisini duyulacak bir seste haykıramadığımda bitiyor işte terza rima. İçgüdüm tanrılardan bahsedip konudan kaçmaktır, fakat ne mecalim ne de yüzüm var böyle terbiyesizliklere. Ne tiyatro kulübünde olmayacak oyunlar tertip edip bunun yüksek başarısızlığıyla gururlanacak cüretim var ne de en yakın dostlarıma okunmayacak aşk şiirleri yazabiliyorum, sırf sırıtsınlar diye. Nefret bile terk etti beni. Saf, fakat en halisinden, bir hayal kırıklığı müzesinden ibaret hafızam. Sadece hatırlanmayası tarihler, güneşin kaçta battığı, hangi gün yağmur yağdığı ve saire. Kırıkların böylesi hiç yakışmıyor deli kanıma, zaten o da yalan ya. Ya yalansa ilaçlar? Aynı masa başındaki ekstazim kadar yalan hastalıklarım. Ağustos ortasında kaşkol, kış başında sandalet ve işte birkaç olmayacak tuhaflık daha. Kerem edin dostlarım, matah laflar etmişim gibi gülün; uydurdum bazı lafları kendim, siz bilin; mırıldanmadım dahi en mahzun sözlerimi, siz duyun; kerem edin dostlarım, olun. 

13 Nisan 2023 Perşembe

Halas Şiirleri

     Bu şiirleri yazdığım defterçe yağmur çamur derken yavaş yavaş dağılmaya başladığı için, önemli bir kısmı çok da önemli olmayan, aşağıdaki şiirleri sadece kurtarmak için neşrediyorum -üç beş kişinin okuduğu yayımcıklara neşriyat demek beca mı emin değilim ama çok da umurumda değil valla-.


Karaköye doğru bir vaporda okuduğum
kitaplar kadar yalan vaatlerim

***
Aşağıdaki, kendisinden çok daha büyük bir bütünün bir küçük paresi olarak tasarlanmış olup benim hakikatte yalnız bir mühendis olmam bilgisiyle soyu kurutulmuştur, şimdilik: 

Endülüs'te raksa, Kudüs'te valse kadirsin
Güneşin şavkınca, kalemin mürekkebince
uzanır hükmün
Şark ihtişamına hayran
Garb hüsnüne seyran
Kavlin âlemde hükümran
Sana yeis nabeca Emperator evladı!
Küfrün iltifatla musavi
Selasetin elbet semavi
Cari bir nutk-u mai
Sihrin dilinden mi Emperator kızı?

Hatırlamak lazım ki kısm-ı saniyi yazdıktan sonra mühendisliğimi bahane etmem gerektiğine karar vermemin bir nedeni de şu sıralar uğruna destanlar yazmaya değer bulduğum tek şeyin Bosfor'un diğer yanında ulaşılmaz bir kızıl elma olması. Yağmur teşvik etse de sıcaklar müsaade etmiyor kanatlarımın Kız Kulesinden Galataya uzanmasına ve muhalif esiyor rüzgar. Selam olsun üzerimden süzülen vaporlardaki âşıklara, kendim çiçekler takdim edemiyorum artık kendilerine. ah o kadar ki söyleyeceklerim, söylemeyeceğim.


***


Anakronik bir idrakte musırım
Nefesinle hemdem ısrarım

Bunlar edebiyat tarihi için önemsiz, fakat zamanı geldiğinde esatirden bahseden bir ateş-nefesin diline çizikler atacak dizeler. Suratlarına tükürdüklerim, işte o gün, dehşete düşecekler. Ve emin olun dostlarım, o gün her birinizin yüzünden terör akacak. Korkmayın, rabbim misteriyöz yollarıyla hepinize adil olacak.


***


Ne ölümleri anlayabildim ne delirmeleri
İki kalbim leventte yatıyor
Bosfor'dan esrar dolu çantam
Kızıl yaka, dik baş, yüksek katlardan romansı izledim.
Makineleşmiş bir cinsellik peşinde
hep bunun peşinde arzular
Aynı ritim, hempay olup
Hürriyete yürüyelim!
İnanın
Bildiklerimi anlatıyorum
Tüm kalbimle
İstemeden
Aşkla
Huzurla!


Hiç kimse bilmiyor neden bu kadar berbat hayatlar yaşadığımızı. Dinlemiyorlar da... Dinlediklerindeyse konuşmuyorlar bile! KAHROLASI İNANMAZLAR.

***

Sensiz huzura muhtaç bıraktılar beni
Kase-i elmaslarla deryuzeye koydular beni
Sayfalarımın ateşiyle ısıttılar beni
Kurun-u vustada kacak ettiler beni
Zeban-ı sehharıma yuf
Hayal-i kahharıma hem yuf
Giryan-ı seylabıma yuf
Ah-ı sehab-kârıma hem yuf!


Bir kolosusun yıkılışı. Paris'ten Berlin'e bütün dünyanın yanmasının gerekmesi gibi büyük Çöküş'ten önce, işte öyle bir dehşet görülmeli bu izmihlalin vahşetinde. 
Ağlayan bir babanın sarsıntısı gibi yani bu yuf'lar. Buğz-kâr, bedduada bir resulün natıkasından yayılan bir fırtına gibi yani, çektiği hu'ların hem-sureti yani bu yuf'lar. 



2 Nisan 2023 Pazar

Diriliş Şiirleri

     Bilmiyorum dostlarım, ne oldu da böylesi yükseldi yine ruhum. Fakat sizi temin ederim, diksiyonumun son raddesinde kadar savunacağım aşkımı, nefesim yettiğince. Mürekkepli, kömürlü birkaç benzetme; ve işte: Diriliş Şiirleri!



En derin malihulyamda
Yani çökerken gece
Bir telaş başlar ufukta
Seyrederim sadece
Ne mecalim bulunur böylesi bir manzarı tastir edecek,
Ne de kavlim var tutuşan gökleri taktir edecek.
Hayır, asla, gözümün gördüğü mahruk tütünün hin koru değil!
Yanıyor hem şu sera hem de süreyya, neyi âyâ tebşir edecek?

Sarıyor ruhumu vallah' bu teali,
Gayr-i ihtiyari,
Çünkü insan unutursa bu gumumu-
Hepsi hep firaki-
Yakarak safi unutur ancak onu
Böyledir bed-hali


Of, azizem ve azizlerim, sevemedim şu lafların sonunu. Ancak yarım lafları bitirmeye ne mecalim ne kudretim var, mazur görün şairsizliğimi. Şiarsız bir şair... Evet, belki böyle bir kelime oyunu düşünülebilir daha ciddi bir havadayken.


***


    Kesilmiş parmak uçlarım. Hiç fark etmedim yazarken.Yazdım, hiç mecbur değilken yazdım. Özgür ve olgun bir yazma. İşte, sahibim hürriyete, sahibim var olmayanların bilgisine. Kemal-i vakarla dinle hiffetimi: Bak ne kadar şakrak ağlayışlarım! Bak ne kadar vasi arayışlarım!..
    Umutlu bir yeis. Olmayacak bir olmuşluğu var edebiyatımım; fütürist bir nostaljisi. İşte! Şu muhteşem ifadeye sığdırdım karakterimi.
    Tavrım bir şeyi bulup coşmaktır!
    Fütürist bir nostaljiyle yoğrulu tüm karakterim, bilhassa aşkım. Olmuşların şaşaasından feyz alarak olmayacak hayaller kurmakta üstüme yoktur!
    Kimileyin girmediğim bir savaşta şehit dostlarıma ağlarım, kimileyin müntehir sabık ahbabım bir şiirde tebessüm arar ifadenizde.
    İşte böyle, böyle bir iptiladır yaşamak.
    ve böyle bir illettir ben olmak --> Muhteşem bir iptila

    -Söndü purom kendiliğinden
    Ahbaba aşkından bahsederken-

    Serbest caz solosu ritminde kalbime mükemmelen muvafık aşkın!




***


Burhan ve Buhran

Tanrım bir aziz kulun, ispatın gibi:
Rüyalarım hem kabuslarımla beraber,
Nabz-ı perişanım halecanımdan beter,
Tanrım bu aziz kulun hem-suretin, beli!

Hayal-i hayatım bir perdedir, geçti;
Mahfi bir köşeden izledim kendini.
Yersiz bir seyirdir yani benim ömrüm
Yakmayan ama rakkas bir ateşti, geçti!

Tanrım beyaz bir sayfadır yani bu aziz kulun:
Çalak ve kıvrak parmaklarla arş-ı âlâna dokunsun,
Mürekkep lekesi başının cüretkar yükselişi yani
    yani beyaz bir sayfanın dehşeti
    şaşılacak bir yaşama cüreti!-
Tanrım kaydımda bunlar da bulunsun...

Ananemin hatıramdan yiten ninnileri
Kırgınlara hiç yok niyetim
Dualarınızı göklere esirgeyin
Toprakta kurtlar ileri geri

Tanrım bu aziz kulun da topraktan bitti!