7 Ağustos 2023 Pazartesi

Kibirli Fıçı

     Belki de "Akşam Şiirleri" diye bir sayfa eklemeli ve artık karaladığım her şeyi oraya kusmalıyım yalnızca. Hem gerçeğe sadık olur böylesi hem de samimi. Gerçi kimse merak etmiyor derun-u samimi. 


    ** ya, editörlük falan da yapmıyorum. İlk ve en ham hâliyle işte:


Sarın cüppene, yedi iklim dostumuzdur
Tabela okuyamaz, hayatı anlarız
Bilmeden sınır geçeriz, polisleri pek şıktır
Saksonların diliyle ver selamını

Bak işte kadehten sözüm damlıyor
Kıvrımların aşka alışık, aşka yatkın
Beni, istemedin, sarhoşluğa sen saldın
Frenk usulü, sağlığına

Bir kulağımda istimbotlar ve maşinler
Otobanda yek-nizam herkes mütelaşi
Bir de demir dudaklı steampunk çeteler
Cermence doldur formları

Nefeslen şimdi biraz, inan insanlığına
Her şeyin, hiçbir şeyin, kalbinde
Gökkubbe gibi boşluk, zihi taşkınlık!
Şarktan parıldar saçların

Fakat bu dilde öptü seni annen, baban bu dilde okşadı
Sana kırdıklarında hiç başka lisanda kızılmadı
Bu dilde sevdim seni, üşümesin dudakların
Nehrinden dağlarına, inan, bu dilde yaratıldı
Sen en güzel, inan, bu dilde konuşursun.



    İlginçlik mi gariplik mi bilmiyorum ama o kabilden bir şeyler bulunur eğer aranacak olsa bu şiirde. Bazı noktalarda cümleyi kurmaya başladığım şekilde bitirmedim mesela. Peygamber kompleksimden de olabilir, yazdıktan sonra "Ulan tam doğru hissettirmiyor ama sanki böylesi daha layık hâlime." dediğimden de. Almanlar "machine"in son harfini telaffuz ediyorlar bu arada normalde ama başlarım onların şivesine, benim şiirim bu. 

    Böyle oyunlar oynadığım zaman kendimi çok bilmiş bir diyojen gibi hissediyorum. Platon'a pandik atan mahallenin delisi. Köşeli fıçısında, yarısı küfür ve zaten anlaşılmaz cümlelerle söylenip duran bi' adam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder