Arnavutköy'e Doğru
Kadın oturuyor ve adam
yekinmiş tek diziyle ayaktaydı
Kapı açıldığında dudakları hızlanıp
işvelerine acalet karıştı
İkisi de hissettirmeden
sırıtışları kırıştı
Kapılar kapanırken adam
yakasını kurtarırcasına kaçıştı
Şimdi adamı bırakıyoruz
kırık tebessümüyle
El sallıyor gözleriyle
sabır teklif eden bir vazla
Adam
ayakta
Ve solarken
dudakları
Kadın
oturuyor
hâlâ
Şiir buydu. Aşağıda bulunan zeyil kalp ritimlerimle oynanmasına verdiğim bir reaksiyon olarak bir çocuksu serzenişten ibarettir ve edebi değer iddiası taşımamaktadır. Aslında bu son laf yukarıdaki için de gayet geçerli olabilir fakat kendi kendimle bu tartışmaya girmeye niyetim yok.
Zeyil
Günde iki kez dürüstlenirim yalnızca
Bir kolum gelişine, diğeri gidişine doğru
Değil mi ki aynı sokaklarda kaybolduk
güneşi ararken gidişlere fazla sarhoştuk
Değil mi ki aynı yağmurlardan kaçmakla utandık
sen dil çıkardın bulutlara, ben göz yumdum
Değil mi ki her sözcük incitiyor dudaklarımızı
fakat sadrımız tarafından mecburuz
Değil mi ki ikimiz de şiddetle yalnızız
konuşmamak için erken değil mi?
Günümün gerisi eğriliklerden ibaret
Bir kolum gelmeyişine, diğeri susuşuna doğru
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder