15 Eylül 2023 Cuma

Kamus Çalışmalarından - T Harfi Serseri Serbest Stili

     What a summer! Nedir bu sinemdeki duygular bes! Muhteşemeden ama vasien mahdut bir temevvüç halinde tüm hislerim. Belki de telatum demek lazımdı, emin değilim. Çok şiddetli, ilginç bir biçimde müzmin ve mükerrer bir emin olmama hâli içindeyim. Neyse... Şu hâlde familyarize olduğum T harfinden bazı kelimeler:


    tenahnuh: Muhit'te "ıh ıh diye boğazı mükerreren hırıldatıp seslendirmek olur" denmiş, ayrıca "Bunları Vankulu karın gürüldemekle terceme eylemesi ağrebdir" de demiş (some lexicographic drama never hurts hehe). Sami "Boğazda bir şey kalmış gibi yalandan öksürme" notunu eklemiş ki bu Lügat'te de yok. Sami'ye itimat edip ben bu kelimeyi çok sevdiğimi ilan ediyorum. Vankulu bir köşede ağlayabilir. 

    tensuh: Sözcüğün kendisi o kadar da ilginç değil, "Nadir ve kem-yâb ve nefis şey, tuhfe, tefarik" demiş Kamus fakat bundan önceki etimolojik not beni güldürdü: "Fa. ten=beden - suh=hoş --- Yoksa Tr garip ve acip demek olan <tan>dan müştak <tanşug>dan mı mehuz?". Abi sözlüksün sen, bana ne soruyorsun ?!?!

    tenkih: "Bir şeyin fazla ve lüzumsuz kısımlarını çıkarıp ihtisarla beraber ıslah ve temyiz etme." Gayet güzel. Özel anlamı daha bile güzel: "Bir daire memurin ve hademesinin adedini veya maaşlarını azaltarak irat ve masrafı arasında muvazene hasıl etme." Downsizing'in Türkçesi!!!

    temevvüt: Fransızca mortification karşılığı ki gavurcası da hoş lafmış

    temermür: Kamus "Dudakların bila ihtiyar titremesinden ibaret maraz ki ekseriya hezeyanla murafık olur" demiş fakat Muhit o kadar da anlam yüklemeden "ırganmak" demiş.

    telkih: Bayağı bayağı "aşılamak" demek. Evvela bitkilere yapılan aşı anlamı verilmiş, sonra da o dönem gavurların yeni yeni bulduğu vaccin mukabili olduğu anlatılmış. Ne teknikle yapıldığı anlatılmış ki gayet ilkel.

        P.S. Fr. vaccin de Lt. vaccinus, o da vaccus'tan geliyormuş. Yani bizimkinin hayvan kaynaklı aşılara "telkih-i bakari" demesini tanetmemek lazım

    telif: Bunun anlamıyla ilgilenmeyeceğim şu an ama Sami'nin verdiği telif-tahrir ayrımı çok önemli, ben evvelen yanlış biliyormuşum: "telif karihadan yazılmayıp cem ve telfik ve tertip olunan, ve tahrir ise karihadan yazılan kitap hakkında müstameldir; mesela bir sarf veya lügat kitabı hakkında telif, ve sırf mütaalatı havi bir kitap hakkında tahrir istimal edilir."

    telgraf: Birkaç nokta var: Öncelikle bir dönem zürefa arasında telgraf ile aktarılan mesaja "telgram" diyen çokbilmişler varmış, ki Sami buna "malumat füruşane mukallitlik" diyor. İkincisi bu kelimeye bakıp "abi telle aktarılıyo' işte" diyen iştikak bilmez köylüler kendince bu lafı kısaltıp aynı şeye "tel" diyorlarmış, Sami Bey de sakin sakin anlatıyor "Hayır çocuklar, Türkçe'deki tel ile alakası yok, Yunanide uzak demek tele" diye. Sonralıkla "telgraf çiçeği" diye bir çiçek adı varmış. Ulan Şemseddin Sami 1850 doğumlu, Türkiye'de telgrafın ilk kullanıldığı tarih 1855; ne ara çiçeğe telgraflı ad verdiniz?? Sonuncusu hoş nokta da Kamus'ta böyle gavurcadan mehuz lafların sonuna hemen hep bir Osmanlıca karşılık gösterilmesi. Bunda da uzun uzun telgrafın ne menem bir şey olduğunu anlattıktan sonra, sanki millet anlayacakmış gibi, "dur-nuvis, târ-ı berkî" demiş. Adam benimle flört ediyor gibi hissediyorum "Fransız gibi telgraf demeyelim de Arapça 'yıldırımsal tel' diyelim" dediği zaman. Şapşik ya

    telefon: Buna da "dur-şinev, nakil-i seda" demiş gadasını aldığım.

    tehekküm: "Zahiren ciddi, hakikaten hezelden ibaret bir surette istihza etme." Bu gibi kelimelerin dilde kalmasının neden müthiş önemli olduğunu anlayan, bunları kullanacak insanları fonlayabilecek kurumlar olaydı... Ah benim öksüz Türkçem.

    tefsire: Bu bayağı ilginç bir tıp kelimesi. "Tabibin hastanın idrarına bakması, idrarı muayene etmesi" ve "muayene olunan idrar" demek. hehe

    tefrid: İlk anlamı "fert"ten müştak ve biraz sıkıcı, "Dünyadan ayrılıp yalnız allah ile meşgul olma" demek. Fakat teknik terim olarak "(elektrikten) yalıtmak" demekmiş. noice

    tefakkud: Hem yapısı hem anlamı nedeniyle sevdiğim kız cümle içinde kullansa kalbimin tekleyeceği kelimelerden. "Orada olmayan birini sormak" demek. Lügatlerde "iftikad" ile hem-mana gösterilmiş ama sanırım son dönem Türkçe'sinde maddebaşı verdiğim bu özel anlamı kazanmış. 

    tecerru': Gözlerime inanamıyorum sayın seyirciler! Şimdi kurulun koltuğunuza, bir hikaye anlatacağım. Yüreğime de dilime de müthiş bir özlem duyduğum ihtiyari ama elemli gurbet günlerindeydim. Elimde telefon, önümde bir şişe şarap ve dilimde aşk... Öyle sınırlanmamış, öyle çocuk ve öyle cüretkar bir aşktı ki bu kimseciklerin bilmediği kendi lisanımı yaratıp o lisanda sevmek istiyordum. "Öyle anlamam gerek ki seni ve öyle anlamalısın ki beni!.. Dünya halklarının evvelen tesmiye etmediği şeyler bizim için alelade laflar olmalı. Sayfalarca anlatılacak şeylerden biz iki kelime ile bahsedebilmeliyiz birbirimze." ve benzeri türlü tiratlar sonucunda tahrik edildim bu kabilden bir kelime uydurmaya ve o gece söylediğim kelime "Şarap şişesinden servis yapıldıktan sonra şişenin ağzında kalıp yavaşça aşağı doğru süzülen damla" anlamına gelmek üzere, tamamen mabadımdan uydurduğum, "liln" kelimesi idi. Şimdiye kadar bu artık damla ile ilgilenmiş bir kültüre tesadüf etmedim fakat Araplar "cür'e" kelimesiyle buna gayet yaklaşmışlar. İlk anlamı basitçe "yudum" ki tecerru kelimesi de bundan müştak olup "yudumlamak" demek, ama ikinci anlamı "şişenin dibinde kalan son yudum". Ah gençliğim! Ah aşklığım!

    tavuşmak: Ortak kökmüş. İsim hâli "Ayak sesi, yürüyüş sesi" ve fiil hâli "Ayaklar pek az patırtı edecek surette yürümek, tıpış tıpış yürümek" olarak verilmiş. Çocuk veya sevgili dilinde kullanılabilir sanıyorum. 

    tav: İlk anlamı kumardan, geçiniz. İkinci anlamı Garp dillerinde "toast" diye bildiğimiz şey. "tav kaldırmak" proposer un toast

    tatlı su frengi: "An aslin Memaliki Osmaniye ahalisinden iken başına şapka giyen Frenk mukallidi." hehehehehe. 

    tashif: Lügatte "yanlış yazma, ibareyi bozma" gibi bir anlam verilmiş. Sami de tahrif ile arasındaki farkı anlatırken ilkinin hem manayı hem lafzı tağyir ettiğini, diğerininse yalnız lafzı tağyir edip manaya dokunmadığını söylemiş. Fakat İslam uleması diğer kitaplardan bahsederken "muharref İncil, muharref Tevrat" vesair dediği ve bundan kasıtları kesinlikte bir tegayyür-i manevi de olduğu için bence bu fark artık sakıt olmuştur.

    tasavvurat-tasdikat: Valla bir halt anlamadım tam olarak ne olduğundan ama bu ikisi de mantık ilminin iki farklı sınıfıymış. İlki önermelerin zihinde oluşması ve teorisinden, ikincisi de bundan sonra o önermelerden hüküm çıkarmakla ilgili gibi geliyor şu an bana, ama güvenmeyin bu lafıma.

    tane: Bu kelimenin "adet" anlamında yalnızca gayri zi ruh şeyler hakkında kullanılması gerektiğini söyleyor Sami Beğ. Hatta bunun aksine de galatı fahiş deyor.

    tamamiyet: Arapça kurallarına uymadığına dair bir araba söylendikten sonra verdiği örnek ve asıl o örneğin Frenkçe karşılığı çarpıcı: tamamiyeti mülkiyye = intégrité territoriale!! Intégtiré kelimesinin Türkçe'sine "tamamiyet" denebilir madem!

    talas: İlk anlamı "dalga", geçiniz. İkinci anlamı "İpek gibi beyaz ve yumuşak şeylerin karışıp kabarması, kabarık", üf. Ayrıca etimolojisi hakkında "Yunanca deniz demek olan talassa'dan mehuz zannolunmuş ise de baiddir" demiş ama hastirsin ordan, belli ki Grekçe bu laf.

    taklit: Birini taklit etmek ile birine taklit etmek laflarının ikisinin de cari olduğunu fakat aralarında fark olduğunu söylüyor. "Mefulün ileyh ile iktida, ve mefulün bihle bir şeyin sahtesini veya istihza tarikiyle tıpkını yapmak demektir" deyor. Yani "birine taklit etmek" ciddiyetle onun gibi olmaya çalışmak, "birini taklit etmek" ise taşak geçmek demek.


    Güzel bitirdik. Dağılın şimdi, yoruldum



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder