8 Aralık 2022 Perşembe

Nefret Portreleri

Bir Psikopat

    Güzel, pek güzel bir kadındı. Dostlarıyla pek çok sevişirdi. Doğum günlerinde en güzelinden kıyafetler seçilir, pahalısından -dar cüzdanlar en fazla neye el veriyorsa o kadar, gerekirse ekmeği fazla olur tostlarımızın- mekanlara gidilip hatırlayamayana kadar zıplanırdı. Ee, kimsenin sakin kalamayacağı kadar kıymetli günlerdi onlar; andık ya, sen de bir kaldır bakalım kollarını! Hediyeleri de hastalık çağırırdı fakat bu kalsın burada...
    Teşekkürleri çok iyi bilirdi. Vallahi izledim de hayran kaldımdı bir seferinde. Edepliydi, pardonları da hiç eksik olmaz, tam yerlerinde dururlardı. İltifatları kalıplıydı, hepsi her durum için mükemmelen hazırdı; öyle ki utanmasa -bir de tahsili kifayet etse- mevzun söyleyecekti iltifatlarını! Fakat tek eksiği vardı ki hiç bilmezdi özürleri. Her tarize kunttu itirazları, sağlamdı yani ayakları, fakat özür makamına teşekkür ettiğini duyardı ahbabının kulakları.
    İşi ekseriya rast gitti, hemen hiç kimse görmedi içindeki pisliği.

---

Bir Zavallı

    Muteber yerlerde gezerdi. Makbul ve maktul insanlar tanırdı. Bedeninden utanırdı. Şiirden anlamaz, laf dinlemeyi bilmez, edecek olduğunda zaten dudaklarından hiçlik damlardı.
    Dostlarıyla bir dertleşmesi vardı ki omurgasından itibaren eğriydi her cümlesi. Sonunda en çok o ağlar, olsa olsa dikkat dağıtırdı. Haa, fakat unutmamak lazım, hiçbir cevabı bilmese de gayet iyi çözerdi girdiği sınavları.
    Hasılı, ömrü boyu bir boka yaramadı. 

---

Bir Müstakbel Müntehir

    Bir zamanlar tanırdım, tahkiyem hatırayla karışık. Pis, kapkara bir sakalı vardı. Ölümden korkar, viski içer ağlamazdı. Sık sık korkularını anıştırır, sevmediğine sarılır, yere bakardı. Her lafında bir olmayacaklık bulurdum arayacak olsam, pek mültez olurdum bundan. Uzun uzun izledim, kısa kısa dinledimdi hikaye saydıklarını. Hikaye saydıklarım konusunda da umuma dahildi.
    Bir gün bir işe girdi bu pis sakallı ki o günler bu gayet hikaye sayılacak bir şeydi. Yağmur yağdı, aşkı ve tanrıları anıp kutladık kutlanılacak şeyleri. Sonra durmadı yağmur, arabadan da esirgendi aynısı, yuvarlandık bir virajdan aşağı. O bir dala tutundu, benim tesadüf ettiğim ağaçlar çırılçıplaktı.
    Hâlâ tutunmaktadır o dala, kendisini gören olmamış zeminde. 



    Portre konusu çok ilgimi çekiyor şu günlerde. Daha mülayim versiyonlarını da yazabilmek niyetiyle...





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder