12 Temmuz 2023 Çarşamba

Yine bir Şiir Halası Seçkisi

Altın yağar şehrimize semadan, güneş batarken
Anıtlar yaldızlanır, imparatorluğu hatırlarız
Fakat her şaşaada gizlidir bir firib, ay hükmetmeden
Kanar etraf savaşın harıyla birden
Bir ân-ı ahmer için düşmüşleri hatırlarız
Sonra gurubun muzlim sermestisiyle dünü unutur
Unutur kadehlerde bugünü unuturuz

    Aksanımın anlaşılmadığı yerler buraları. Hem hatıramdan hem de ekranlardan tanıyorum sokakları. İçimde, çocuksu değil, toy bir ümitle tebessüm ediyorum oturduğum köşede. Kahrolası belediye neden bu kadar uğraşıyor hiç anlamadım sağa sola oturmayalım diye. Halbuki sadece hatırlamaya geldim umutlu günleri buraya. Ve yemeklerini sevip kendilerini tanımadığım şu yabancıları hiç de kirletici bulmuyorum meydanın etrafında. Onlar tavaflarına devam ededursunlar, bazısı Arafat'a çıksın... Ben iyiyim burada. Benim yalnız hayaller oynuyor piş-i nazarımda, görmüyorum ki onları.

    Görmüyorum etrafı... İlginç bir nokta bu, yazamıyorum ama uzun zamandır. Orsay'da Scheelandschaft'ın karşısında durdum uzun sayılabilecek bir süre. Vallahi gezginin ayak izlerinden başka bir şey görmedim.


***


Kızıl bulutlar tüter bacalarımızdan
İnsanlar kazıklara nazır, köprülerde mütemadi bir kargaşa
Yaşama uğraşında köşe kapmaca
Koşturmalarıyla yorgunluk boşanır bacaklarımızdan

Sonra sokak lambaları yanar en düşünmediğin bir anda
Çan sesleri bile duyulmamıştı halbuki daha
"Şu bin yıllık şehir bu geceyi de çıkaracak mı?"
diye sorar ürkek bakışların
-Korkma la città è sacra!
"Karanlık mı çökecek yine? Hangi korkudan yanar lambalar?"

Korkma küçüğüm, adıma güven
Bir perde-i hayal inecek dolgun gözlerine-
Göğün karası varsın-
unuttuklarını göreceksin lambaların dalgalı teşevvüşünde
Dilime güven
Uzaktan bir festival esecek kulağına
Adımlarıma uyacaksın
-Tamam hazır işte artık!
Aç fırının kapağını, yalnız kalmasın.


    Ben Yahudi olmayışıyla övünen şairlere benzemem, notlarımı onların alfabesiyle almaktan telezzüz etsem de; o yüzden şiirlerim sanki son şiirimmişçesine işlenmiş değiller. Akdenizli çılgın denizcilerin inşa ettikleri şehirlerin izbe şaşaasında kendime bir küçük köşe bulacak, bürokrasiye buğzedip dış duvarlara dokunamayacak ama daireciğimin içine sıva attırıp boyatacak ve çok güzel yemekler yapacağım içinde. Öyle tabak tabak, masa dolduran yemekler. 



***



Bazı şeyler olacak, küçüceğim,
Ben onları bilmeyeceğim
Şaşıracaksın belki cehlime - bazen de toyluğuma olacak bu
- fakat tüm içtenliğimle bu gafleti arz edecğim.
Ân olacak ki, inan, görmeyeceğim.
Eğer ki inanırsan benliğime
Başka hiçbir mesele olmayacak müddet-i ömrümüzde
zira ben bütün sairatı keşfetmiş olacağım.
Ülkeler yönetip sana 
Evin yolunu soracağım


    Tamam, buna şiir demek için hayli bükmem gerek suratımı fakat sahip olduğum tüm arsenalle püskürtüyorum aczimi. Böyle yapmak gerektiğine dair inancım pek kavi; kaçınılması gereken en büyük günah, sanıyorum ki, kibirdir ve içimizdeki en ufak eksikliği bile özenle bulup büyültmek lazım bununla baş etmek için, tekmil çıplaklığıyla ortaya koymak. Karşısında orasını burasını örtmek durumunda hissettiği birine nasıl bir aşk duyduğunu iddia edebilir ki insan, hele de bu kadar sorgu altındayken?!



***


Biri bin renk ve döküntü duvarları
Dar ve çarpık sarı sokaklarıyla
Yarı heykel ve sualtı bir yarı
Mukaddes Venedik karşı mafyalara!


    Bunu isyankar bir bayrakta yazılı gördüm bir gün ve şu günlerdeki varyasyoncu kişiliğim tebarüz etti hiç beklemeden. Ritimden emin değilim hâlâ, yani gerek var mıydı gerçekten o küçük, mükerrer eklentiye bilmiyorum. Fakat hem ilk kısmın tıkırtısından zevk alıyorum hem de kıyamıyorum son mısradaki tercümenin zarafetine.




    Ve işte bu kadardı bu seçki de. Bazılarınıza muhteşem hayatlar ve yaşamanın zorluğunu düşünemeyeceğiniz derecede yoğun meşgaleler dilerim hepinize!











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder